Biz pandeminin pençesinden yeni kurtulmuşken, bir başka felaketin ayak sesleri duyulmaya başlandı. Güney Kıbrıs’ı pençesine alan ve son altı ayda 300 bin kediye mezar olan FIP hastalığı, adeta bir kedi pandemisine dönüştü. Acaba sıra kedilere mi geldi?
Detaylar içerikte ?
Kedilerin yaşam alanı olan Kıbrıs, kimi zaman “kedilerin adası” olarak anılır.
Ancak, son zamanlarda, dünya medyası Güney Kıbrıs’taki kedi ölümlerini gündeme getirmeye başladı.
Ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık olan FIP (Feline infektiyöz peritonit), Ocak ayından bu yana Ada’da 300 bin kedinin yaşamını yitirmesine sebep oldu.
Bu durum, Kıbrıs’ı adeta ölü kedilerin adasına dönüştürdü.
Uzmanlar, bu salgının İngiltere’ye de yayılmasından kaygı duyduklarını belirttiler. Bu endişenin temel sebebi ise, Kıbrıs ile İngiltere arasında yoğun bir trafik akışının bulunmasıydı.
Nedir bu FIP diyorsanız hemen açıklayalım…
FIP, kedi koronavirüsünün mutasyon geçirerek oluşturduğu, kedinin bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalık. Ancak sizin korkmanıza gerek yok çünkü bu durum insanları etkilemiyor.
NE yazık ki FIP hastalığı tedavi edilmezse ölümcül sonuçlara neden olabiliyor ve bu hastalığın tedavisi büyük miktarlar gerektiriyor.
Uzmanlar, enfeksiyon oranlarının aynı çöp kutularını kullanan ve kapalı alanlarda yaşayan kediler arasında, özellikle yemekhaneler ve kurtarma merkezlerinde çok yüksek olduğunu belirtiyorlar.
Virüs; bakım fırçaları, kedi kumu kepçeleri ve insan teması gibi yollarla da bulaşabiliyor.
Uluslararası Kedi Tıbbı Derneği Başkanı Dr. Nathalie Dowgray, Kıbrıs’taki salgın hakkındaki kaygılarını ifade ederken bu durumun birçok kediyi etkileyebileceğini ve tedavi şansının olmayabileceğini belirtti.
Bilim insanları, FIP vakalarının Türkiye, Lübnan ve İsrail’de de görüldüğüne dair iddiaları gündeme getirirken, bu durumun İngiltere’ye sıçraması halinde büyük bir felaket olabileceğini vurguladılar.
FIP hastalığının belirtileri arasında ateş, halsizlik ve iştahsızlık gibi temel belirtiler yer alıyor.
‘Islak FIP’ durumunda kedilerin karın veya göğüs bölgelerinde sıvı birikimine bağlı şişlikler oluşurken kuru FIP’li kedilerde ise sıvı birikimi daha az oluyor.
Selçuk Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Mutlu Sevinç, Türkiye’de de bu vakaların görüldüğünü ve günlük 3-4 kedinin FIP nedeni ile kliniğe geldiğini ifade ediyor.
FIP vakalarının çoğalmasının en büyük nedeni ise hayvan popülasyonundaki artış. Ancak evcil hayvan sahiplerinin korkuya kapılmasına gerek yok çünkü bu virüs sağlıklı kedilerde hemen tespit edilebiliyor ve kısa süre içerisinde de tedavi edilebiliyor.
Bursa Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Ethem Temizel ise FIP’in çoklu kedi ortamlarında hızla yayıldığını ifade ediyor.
Aynı zamanda Prof. Dr. Temizel, koronavirüse yakalanan her kedide bu hastalığın gelişmediğini ve virüs mutasyon geçirdiği takdirde FIP hastalığının meydana geldiğini belirtiyor.
Günümüzde, hastalıkların tedavisi konusunda bizlere ufak da olsa umut ışığı olan bazı yenilikler mevcut.
Antiviral ilaçların etkili bir şekilde kullanılması, hastalığın kontrol altına alınması açısından büyük bir memnuniyet kaynağı. Ancak hastalığın bulaşmasının engellenmesi, hastalığın yönetiminde daha etkili bir strateji olarak biliniyor. Bu durum, tedavi yöntemlerinden daha fazla önem taşıyor.
FIP hastalığı sizi çok endişelendirmemeli ancak her zaman tedbirli olmakta fayda olduğu da unutulmamalı. Biz şimdiden minik patili dostlarımıza uzun ve sağlıklı ömürler diliyoruz ?
